Oruç Neden Gündüz Tutulur?

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara 183)
Oruç, beden için en ağır ibadettir.
Nefse de ağırdır.
Göze, kulağa, buruna ağır geldiği anlar, zamanlar vardır.
Hâsılı zordur, zor olduğu için de değerlidir. 
Bu yüzden hem Allah’ın hem de peygamberin övgüsüne layık olmuştur oruç tutan.
Vücudun tamamıyla yapılan biyolojik ve psikolojik bir ibadettir.
Neden gündüz oruç tuttuğumuza dair bir soru sordu kızım bir gün sahurda. Ben de aşağıdaki ifadeleri dile getirdim.
Eksiklerimi tamamlayın.
Öncelikle bu zaman diliminde tutulması Allah’ın emridir.
Oruç tutulan zaman dilimi gün içerisinde her türlü nimete ulaşılabilen, en çok acıkılan, en çok susuzluk çekilen süredir.
İnsanların iş hayatı ya da sosyal ortamlarda en çok iletişimde bulunduğu, birbirleri hakkında olumsuz konuşmalar yapabileceği bir zaman dilimidir oruç tutulan saatler.
Çarşıda pazarda, trafikte, sokakta olumsuz durumlarla, kendine hakim olması gereken anlarla daha fazla karşılaşır insan gündüz vakti.
Yine oruç tutmayanların -bazılarının- olumsuz, fütursuz, umarsız davranışlarıyla daha fazla karşılaşabileceği, bu duruma kızabileceği, oruç tuttuğu için kendini de tutması gerektiğinin farkına varacağı zaman dilimidir oruç anları.
Bu yönüyle de gündüz tutulması orucu kıymetlendirir.
Bütün bunlar ve unuttuğum benzeri durumlar bir araya geldiğinde nefis terbiyesi hasıl olacaktır diye düşünüyorum.
Orucun gündüz tutulmasının vücut için de faydaları vardır. Gece bir nebze olsun dinlenebilen vücut gündüz yaşanan tempo nedeniyle dinlenme fırsatı bulamamaktadır.
Yıl boyu çalışıp yorulan damarlar, böbrekler, karaciğer, kalp ve diğer bütün organlar temizlenir, vücut kendini yenileme fırsatı bulur.
Tabi orucun bittiği iftar saatinde tıka basa yememek, hayat için en gerekli sıvıyı, suyu ihmal etmemek kaydıyla.
Oruç tutan kişi kendinden hareketle diğer insanların durumunu daha iyi anlayabilir, yardımlaşma konusunda daha cömert davranabilir.
Buna vaktiyle Mısır’da yaşanan kıtlık yıllarında, Hz. Yusuf’un elinde zahire ve erzak ambarları olduğu halde, üç günde bir yemek yediği ve sebebini soranlara; "Benim karnım tok olursa, zahire almaya gelen zavallılara acıyabilir miyim?" şeklinde anlatılan hikâye örnek verilir.
Sıhhat bulacağımız bir Ramazan olması dileğiyle, kalın sağlıkla.