Gençlerin seçimi
Vedat Uzuner
-
Türkiye, birçok ülkeye göre genç nüfusuyla öne çıkan dinamik bir ülke.
İyi eğitilmiş, bilinçli bir genç nüfus devletin elinde stratejik, ekonomik ve eğitimsel büyük bir güçtür.
Tersi de söz konusu.
Türkiye’de durum ne?
Gençlerini uzun süre okul sıralarına mahkûm ederek geçek hayattan uzak tutan bir ülke Türkiye.
Sonra bu gençler hayatın gerçekleriyle yüzleştiklerinde sudan çıkmış balığa dönüyor.
Yıllar öncesinden bir slogan vardı: ‘meslek lisesi, memleket meselesi’.
28 Şubat sürecinde sırf İmam-Hatipleri işlevsiz kılmak için yapılan eğitim katliamından sair okullar da nasibini aldıktan kısa süre sonra ortaya çıkmıştı.
Ülkelerin kalkınmasında önemli etken ‘ara insan gücü’nün yetişmesini engellediğinizde ne sanayiniz kalır, ne bacası tüten fabrikanız.
Bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçeği inkâr ettik yıllarca ve mesleki eğitimi, erteledik, öteledik.
Genç nüfusun yüzde yetmişe yakınının koluna altın bilezik takmasını engelledik.
Gelinen noktada zararın bir yerinden döndük ama henüz kâra geçemedik.
Biraz daha ceremesini çekeceğiz bu hovarda kumarın.
Gelelim iyi yetişmiş gençliğe.
Kendine yükelenen sorumluluğun, verilen emanetin farkında.
Bilgili olduğu kadar bilinçli, heyecanlı olduğu kadar sağduyulu, değişime açık olduğu kadar köklerine bağlıdır.
Her gördüğüne inanmayıp arka planını araştıran, duyduklarını kendi süzgecinden geçiren, gel diyen herkesin peşinden koşmayıp kendi yolunu çizebilendir.
Son yıllarda yediden yetmişe herkesin hayatına giren sosyal medyanın yönetemediği, yönlendiremediği bireydir.
Siyasete mesafeli olsa da; ülkesinin dünya üzerindeki yerinden haberdar, atasının, dedesinin verdiği mücadelenin fevkinde, örfünün âdetinin, dininin töresinin, yanının yöresinin kendine kattıklarıyla ben varım diyen, hayatını, kararlarını buna göre verendir.
Popüler olanın peşine takılmadan, günlük, gelir geçer, köpürtülmüş, şişirilmiş vaatlere, türlü şaklabanlıklara kanmayandır.
İşini bilen, geleceği gören, yatırımı, emeği takdir edendir.
Gençlik yeri geldiğinde en güzel kararı verendir.
Saygı beklemek de en büyük hakkıdır.
Çevresinde, çarşı pazardaki onca aymazlığa, saygısızlığı, onca nimete rağmen sırf Allah için orucunu tutan gençler başta olmak üzere bu yazıyla ulaşabildiğim herkesin "ramazan" bayramını kutlar, hayırlar getirmesini temenni ederim.