Dilipak’ın dili
Vedat Uzuner
-
Seçimler öncesinde gazeteci, aydın ve yazarlar taraflarını belli etme yarışına girmişken bugüne kadar AK Parti'yi destekleyen Abdurrahman Dilipak'ta farklı bir söylem görüyoruz.
Kendi ifadesine göre 6284 sayılı yasayla ilgili söyledikleri ve bunun karşısında Kadem'in gösterdiği tepki nedeniyle Cumhur ittifakına oy vermeyecek.
Bir yazısında İslami kesimin hareket tarzına, giyimine, anormal davranışlara, ölçüsüzlüğe -haklı olarak-büyük bir tepki gösteriyor ve galiba bunu AK Parti'nin 20 yıllık iktidarına bağlıyor.
Ak Parti iktidarları döneminde inanan ya da en azından inandığını düşündüğümüz insanların büyük bir özgürlük alanı bulduğunu söyleyebiliriz. Bu alanda farklı giyim tarzlarının, hayata bakış açılarının oluşması da gayet normal. Bunlar üzerinden iktidarın suçlanması ya da AK Parti'nin ahlaki bir erozyonun kapısını aradığını iddia etmek bence çok gerçekçi ve insaflı olmaz.
Kaldı ki bol bol eleştiri içeren yazılarda çözüme dair hiçbir teklif yok.
Ak Parti döneminde okullar yapılmış, derslikler açılmış, müfredata farklı dersler konmuş, toplumun büyük kesimini rencide eden bir takım söylemler düzeltilmiş, temizlenmiş, her alanda olduğu gibi eğitimde de önemli adımlar atılmıştır.
Buna rağmen 20 yıllık iktidar sürecinde beklenen başarının elde edildiği söylenemez. Bunu Reis de söylüyor zaten.
Bu durum Abdurrahman Dilipak'a Kadem'le yaşadığı gerilim nedeniyle tabiri caizse iktidarı gömme hakkını da vermez. Elbette herkes oy kabinine gittiğinde kendi vicdanıyla baş başa kalacak, kendi kararını verecek. Ancak -Dilipak özelinde söylüyorum- Cumhur ittifakına oy vermemek aynı zamanda Demirtaş'a, Öcalan'a Necmettin ve Aybüke öğretmenin, Neşe Alten'in, Fethi Sekin'in Ömer Halisdemir'in, Yasin Börü'nün katillerine destek vermek değil de nedir?
***
Ak Parti bugüne kadar hiçbir seçim öncesi seçim ekonomisi denebilecek popülist politikalar uygulamadı. Özellikle toplu sözleşme dönemlerinde çok ketum davranıldı ve çıkan sonuçlar hep yetkili sendikaya yazıldı.
Dönemlerinde hiçbir varlık gösterememiş sendikalar da bunu çok iyi kullandı.
***
Dünyayı allak bullak eden ekonomik çalkantılar beraberinde enflasyonu ve ücretlere artışı getirdi. Bu bir kısır döngüye neden oldu. Maaşlar artıyor arkasından her çeşit tüketim ürününe zam geliyor.
Son yıllarda yapılan artışlar göreceli olarak en çok asgari ücretliye yansımışken kamu çalışanları pastadan en az pay alan kesim oldu.
Seçimlerden büyük ihtimalle galip ayrılacak Cumhur ittifakının en büyük önceliği ekonomi ve çalışanların alım gücünü artıracak tedbirlerin alınması olmalıdır.
***
Geçen yıl çok sevdiğimiz dört akrabamız hareket halindeki araçlarının üzerine kaya düşmesi sonucu vefat etmişti. Bugün aynı şekilde dört meslektaşım can verdi. Kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve eğitim camiamıza sabır ve başsağlığı dilerim.